19 Eylül 2013 Perşembe

Eren'in İsim Etiketleri

 
 
 
Kreş hayatımıza girince yavaş yavaş ne yapılır, yapılmalıdır. Ne gereklidir öğrenmeye başlıyoruz.
 
Okuldaki ilk veli toplantısında giysilerin üzerine diğer kuzucuklarınkiler ile karışmaması için birer işaret koymamızı istediklerini söylediler.
 
Benim gibi eli iğne ipliğe gitmeyen birisi için bunu yapmak pek hoş değil.
 
Bende google aramalarım sonucu bu isim etiketlerini buldum.
 
İsmin yanındaki objeyi kendimiz seçiyoruz ve istediğimiz font ile basıp gönderiyorlar.
 
Bize kalan kısım ise istediğimiz yere ütü ile yapışmasını sağlamak. Sonrasında tekrar çıkmıyorlar.
 
Bu vesile ile tekrar tekrar tüm öğrencilere başarılar dilerim. Yolları aydınlık olsun.
 
Sevgiler

16 Eylül 2013 Pazartesi

Erenimo Okul Yolunda

 
 
Bizim nesil şimdiki nesle göre biraz daha safmıydı diye düşünüyorum bazen.
Eren 3 yaşında olup tüm şarkıları ezbere biliyorken benim hafızamda Daha dün annemizin kollarında yaşarken... beliriyor.
Sonra bayramlardaki Rahmetli Barış Manço'nun şarkısı ile içimizi kaplayan heyecan.
 
Erenin kreşteki ilk günü biraz iyiydi aslında ama etrafında ağlayan arkadaşları olduğu için oda bocaladı eve eve gidelim diye merdivenlerden kucağıma atladı :)
 
Bir hafta öyle böyle göndermişken bugün tekrar gitmedi yarın için ise umutluyum inşallahhh...
 
Cumartesi günü ilk veli toplantısı vardı öğretmeni Hatice hanım eren için çok sevgi dolu bir çocuk dedi evet benim sevgi kelebeğim aşk ve merhamet dolu.
 
Seni çok seviyorum oğlum dilerim kreş ile başlamanı umut ettiğim eğitim hayatında yolun hep açık, aydınlık ve başarılarla dolu olur.
 
Rabbim hep güzel günlerini göstersin.
 
Seni Çok Seviyorum
 
 

Bir Doğum Hikayesi-Hayata Tutunuş-Bir Anne'nin Adasına Kavuşması

 
 
24 Mayıs 2013
 
Minik prensesimizin aramıza katıldığı o güzel gün.
 
Bu tarihe prensimi kucağıma aldığım 14 Haziran 2010 tarihinde karar vermiştim tam gününe kadar.
 
Ve rabbim gönlümden geçtiği gibi olmasını nasip etti çok şükür.
 
Doğum hazırlıklarım ikramlıklarım, şerbetim, hediyeliklerim, konuklarım herşey harika idi ilk gün.
 
Oğlumu kucağıma aldığım hastanedeydik yine, aslında oğlumda yaşadığım problemlerden dolayı ikinci bebeğimi bu hastanede kucağıma almamayıda dilemiştim ama doktorumu çok sevdiğim için yine onunla evladıma kavuşmak istemiştim.
 
İnsanın kendini ve evladını teslim edebilmesi için kendini güvenli ellerde hissetmesi çok önemli.
Bu nedenle hiç istemeyerekte olsa yine o hastanedeydim.
Evde bir evlat varken doğuma gitmek ilk doğumdan çok daha zordu.
Beni ve kardeşini iyi hatırlaması için Ereni hastanede doğum gerçekteştikten sonra getirtmeye karar verdik.
 
Hastaneye gittim ve hazırlıklar yapıldıktan sonra doktorumun gülen yüzünü görünce içim rahatladı.
Spinal doğumdu ve hayatımda yaşadığım en güzel dakikaları yaşattı bana.
Spinal doğumda ilk zamanlarda bacaklarınızı hissetmediğiniz için acının en yüksek olduğu zamanları atlatmış oluyorsunuz ve narkozdan uyanma derdide olmadığı için iyi ki bunu seçmişim dedim.
 
Hastane o kadar biberon ve mama yanlısıki aradan geçen üç yıl içinde bu yönde kendilerini hiç geliştirmemişler.
Hemşire inatla emzirmeye müsait olmadığımı ve biberon vermeleri gerektiğini söylüyor sütüm varken ve bebek emmeyi istiyorken neden biberon verilsin...
 
İlk bebeğimde de bunu yaptıkları için hiç emziremediğimden hep içimde bir yerde uhde kalmıştır zaten.
 
25 Mayıs 2013 Bebek doktoru hanım bir hışımla odaya girdi bebek babanın kanını almış ABO sarılığı geçiriyor artık inat etmeyin bebeğe biberonla mama verelim dedi benim gözyaşlarım selll...
 
Bebeği aynı gün değerler çabuk yükseliyor diye çocuk katına çıkardılar... Fototerapi cihazını odaya getirmiyorlarki ekstra oda parası alsınlar...
Bizim yarımız doğum odasında yarımız bebek odasında ben dikişler ile iki kat arası koşturmakta...
 
Oda olmadı 26 Mayıs 2013 pazar günü doktor hanım evinden kalkıp bir hışımla hastaneye geldi bebeğinizin sarılığı iyice yükselmiş ivig tedavisi yapılacak ve bu hastanede yapılamıyor sizi ambulans ile başka bir yere sevk edeceğiz... BU hastanenin yoğun bakım ünitesi ne işe yarıyordu acaba??? Bizden doğum dışında diğer oda için ekstra para + foto cihaz parası aldılar
 
Bizi apar topar hastaneden postaladılar... Diğer hastaneye vardık prensesimi yoğun bakıma aldılar bize bir kutu mama bez ıslak mendil vs ihtiyaçları aldırdılar.
Bebeğimi kollarımdan alıp giysilerini ellerime verdiklerinde ruhumu teslim ediyorum sandım :(
İvig tedavisi cevap vermezse kanını değiştireceklerdi.
O hastanede iki gün kaldı ve ben sürekli gece gündüz süt sağıp götürdüm.
Sonrasında bir telefon geldi ve bebeğiniz iyileşti gelip alabilirsiniz dediler.
İvig yapıldımı diye sordum gerek kalmadı dediler.
Aldığımız mama kutusu yarısına kadar inmiş ve bebeğimin elinin üzeri iğneden mosmor renge bürümüştü.
İyi olmasına şükrederek yine payımıza düşen ödemeleri yapıp bebeğimizi kucakladık.
Büyük bir sevinçle eve geldik ve bebeğimi emzirmeyi denedim hayır emmiyordu :( Sütümü sağıp verdim yutma refleksi bile yoktu.
Apar topar oğlumuzun doktoruna götürdük.
Bebeğimizi muayene eder etmez bazı testler yapıldı yenidoğan sepsis'i tanısı konuldu.
Önceki hastanenin yoğun bakımından mikrop kapılmış olma ihtimali yüksekti.
Eğer yarım saat daha geç kalınsa bebek kaybedilebirdi dedi doktorumuz ve hayatı tehlikesinin sürdüğünüde bildirerek bebeğimizi tekrar yoğun bakım ünitesine aldılar. Buradan mama bez vs. istemediler moral verdiler bize süt getirin dediler. ve bebeğin önceki hastanede serum ile beslendiğini söylediler ki zaten kutunun yarısına inmiş olduğu mamayı vermedikleri kesindi çünkü formül süt olan mama kızımı zehirliyor şu andada veremiyoruz.
 
Bebeğimiz bu hastanede yoğun bakımda antibiotik tedavisi görerek sadece tiroidleri etkilenerek çok şükür hayata tutundu.
Şu an her gün içtiği bir ilacı aylık rutin testleri var eğer ilaç içilmez ise zeka gerili ve cücelik yapıyor.
3 Yaşına kadar kesin kullanılacak sonra ya kesilecek ya ömür boyu kullanacak...
 
Bu doktorları ALLAH'a havale ediyorum ve prensesimizin hayata tutunmasını sağlayan doktorlarımız Alpaslan Tonbul ve Hamza Yazgan'a ve bebeğimizi her gün yıkayıp masajlarını yapan hemşirelere, bana süt olsun diye her gün hoşaf getiren hizmetlilere, aileme, o günlerde hastanede yanımda olan benimle birlikte koşturan dostum Tuba'ma. Omzunda ağladığım bana moral vermeye çalışan Derya'ma. Selma'ma. Hastanede yalnız bırakmayan ilkinime.
Çok uzakta olmasına rağmen her an yanımda olduklarını hissettiren Burcuları'ma, Emine'me, Kendi dertlerinin yanında derdime ortak olan mesafelere rağmen hep yanımda olan kader arkadaşım Özgü'me ve arayıp derdime ortak olan tüm diğer dostlarıma teşekkür eder ve bizlere dayanma gücü veren ve evladımıza şifa nasip eden yüce ALLAH'ıma şükürler ederim.
 
Bu yazıya konu olan 1.hastane Maltepe Üniversitesi Kadın Doğum Hastanesi Çocuk Bölümü
2.hastane Avicenna Ataşehir hastanesi
3.hastane ise şükür ve teşekkür ile andığım Fatih Üniversitesi Sema Hastanesi
 
Rabbim kimseyi evladı ile imtihan etmesin.